Mümin güneş gibidir. Sararıp, solarak batar ama doğduğunda (ahirette) göz kamaştırır.
Edeb hudûda, sınırlara riâyet etmek onu taşmamaktır. En büyük edeb ise ilâhi hudûdu muhâfazadır, gözetmektir.
Nefsinin arzularına tâbi olan, Allahü teâlânın nasıl kul olur? Ey insan! Kime tâbi isen onun kulu olursun.
İyi komşuluk, yalnız komşuya eziyet etmemek değil, komşunun eziyetlerine de katlanmak demektir.
Temiz ve helâl ye de, ister sabaha kadar ibâdet et, ister uyu!
Ölmek felâket değildir. Asıl felâket, öldükten sonra başa gelecekleri bilmemektir.
Işlediğiniz günâhları gizlediğiniz gibi, yaptığınız iyilikleri de gizleyiniz!
Gençliğin kıymetini ihtiyarlar, huzûrun kıymetini huzûrsuzlar, sıhhatin kıymetini hastalar, hayatın kıymetini ölüler bilir.
Gözü harama bakmaktan ve başkalarının ayıplarını görmekten korumalıdır!
Vücudun rahatı az yemekte; rûhun rahatı az günahtadır.
Namaz kılmak, yalnız Allahü teâlâdan korkan müminlere, kolay gelir.
İslâmi cihat ise, yine İslâm’a göre olmak ve bir teşkilat düzeniyle yapılmak zorundadır. Bu da bir karargâha bağlılık ve itaati gerekli kılmaktadır.
İslâm, ancak kendi orijinal kavramlarıyla anlaşılır ve anlatılır.
|